Sura

0
87

MARMARİS’İN en Geleneksel, en Meşhur, en Lezzetli, en Nostaljik YEMEĞİ

İnsanoğlu tuhaf yaratık. Çocukluk döneminden itibaren bir an önce büyümek ister; genç olmak, anne ya da baba olmak, çalışmak, iş kurmak ve bir an önce de emekli olmak ister. Fakat bunların hepsi olup bittikten sonra döner der ki “Ahh şimdi çocuk olmak vardı.” Bir de yaşanan çağa uyamamanın zorluğu yaşanır. “Bizim zamanımızda böyle değildi” demeye başlar insan.

İşte şimdilerde pek yaşanamayan ve “bizim zamanımızda böyle değildi”lerden biri de Hıdrellez. Artık kimse sahilde ateş yakmıyor, üstünden atlamıyor, küçük çakıl taşlarıyla ev, araba çizmiyor; topladığı taşları bir yıl boyunca saklayıp ertesi yıl denize atarken ” al taşını, ver evimi” demiyor. Kimse gül çalmıyor. Eskiden hıdrellez’den bir gün sonra hiç kimsenin bahçesinde gül kalmazdı. İlginçtir kimse de buna laf etmezdi.

Ayrıca artık kimse piknik de yapmıyor, Günlücek’ e gitmiyor. Ilıca’ ya gitmiyor. Gerçi artık Ilıca dediğimiz yerde Netsel Marina var ama olsun Günlücek hala yerinde. Sepetini takan gidebilir ve Hıdrellezi pekala kutlayabilir. Çocuklarda bunu bayram tadında yaşama imkanı bulabilir.

Şimdiki Otogar yolunu Netsel Marina’ya bağlayan noktada Ilıca dediğimiz bölge vardı. Su başında toplanılır, yol olmadığı için de herkes rahatça ağaçların altına yayılırdı. Suya yakın olan yerler revaçtaydı. Erken gidilirdi.

Kilimler serilirdi ki kötü bir yere düşülmesin. Çocukların keyfi anlatmaya bile lüzum bırakmazken, büyüklerin sohbeti, oyunları da bir başkaydı. Komşu kiiimdekilere yemek ikramında da herkes yarışırdı. Birde sabahtan hazırlanmış, içi doldurulmuş, fırına verilmiş ve saati gelince gidilip alınacak ve afiyetle yenecek bir yemekvardı. “Sura”.

Belki sahildeki hasır şemsiyeler ateş yakmaya engeldir, gül çalmak da eskisi kadar masum görünmüyordur, yada denizin bile elinden gelen bir şey yoktur ev yapacak yer kalmadığı için Marmaris’te, fakat kimsenin sura yemeğine ses çıkaracağı da yoktur hani.

Sura Malzemeleri:

200 gr. ciğer, 1 büyük boy soğan, 3 su bardağı pirinç, bir tutam maydanoz, bir bardak su, margarin, salça, tuz, karabiber..

Yapılışı : Oğlağın kaburgası üstündeki gömleğinden ayrılır ve bir tarafta içi tuzlanarak beklemeye bırakılır. Diğer yanda bir tavanın içinde yağ kızdırılır ve içine önce küçük doğradığımız ciğer konarak kavrulmaya başlanır. Hafif kavrulan ciğere yemeklik doğradığımız soğan ilave edilerek kavrulmaya devam edilir. İyice ıslatılıp bekletilen pirinç,salça,tuz ve karabiber eklenerek iyice harmanlanır.Üstüne 1 bardak su ilave edilip biraz demlenmeye bırakılır ki pirinç kıvama gelsin. En son ateşten indirirken kıyılmış maydanoz serpilip soğumaya bırakılır.İçini tuzladığımız oğlak kaburgasının İçine bu karışım özenle doldurulur ve dolma işlemi bittikten sonra açık olan kısım dikilir. Diğer bir kapta salça ve margarin karıştırılıp katı bir sos haline getirilir. Bu sos daha

sonra içini doldurduğumuz etin üstüne, her tarafına gelecek şekilde sürülür. Etin pişirilme süresi eğer evdeki fırında olacak ise, çok hafif ateşte 4-5 saat kadar pişirilmeli. Taş fırınlardan birisine verilecekse 3-4 saat kadar sürmelidir.

Read More about Prag’da kaybolmak

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz